Testi Öykü İncelemesi
Hikâye Hakkında
Cumhuriyet
dönemi yazarlarından Refik Halit Karay’ın yazmış olduğu “Testi” adlı hikâye, 1940 yılında
yayınlanan “Gurbet Hikâyeleri” adlı kitabında
yer almaktadır. “Gurbet Hikâyeleri” Orta
Doğu’nun farklı bölgelerinde geçen on yedi hikâyeden oluşmaktadır.
Hikâyenin Özeti
Hikâye “O gün
şehre inecektim” diye başlar. Anlatıcı gurbette, Lübnan’ın bir köyünde
bulunmaktadır.
Anlatıcı,
şehre gitmek için dört kişilik bir otomobile biner. Uğradıkları ikinci köyde
onları telaşlı bir kalabalık beklemektedir. Arkada boş kalan yere boğazını
tutan bir genç oturur. Bir şeyler söylemek istese de konuşamaz. Konuşamama
nedeni gırtlağını bir eşek arısının sokmasıdır. Arıyı da testiden su içerken
yutmuştur.
“Lübnan’ın
yabancısı olan sanır ki bardaktaki arıyı görmemiş, yutuvermiş. Hayır, böyle
değil! Lübnan köylerinde suyun içiliş şekli bizimkine benzemez. İlk gittiğiniz
zaman bir yerde, bir kır kahvesinde veya köylü evinde su istediniz mi, önünüze
minimini bir toprak testi getirirler, kenarında ufacık, tenasüpsüz emziği olan
bir akçıl testi…”
Arıyı
yutan gencin acele doktora gitmesi gerekmektedir. Durumu hiç iyi değildir,
gittikçe de kötüleşmektedir. Arabadakiler ise gence yardım etme çabası
içindedir.
Araba
yol üstünde büyükçe bir köyde doktor levhası görünce durur. Arabadan inenler
doktorun kapısını çalar. İçerden bir papaz çıkar. Papaza doktoru sorarlar.
Papaz doktorun öldüğünü söyler.
Hikâye
“Fakat tuhafı, akşamüzeri aynı köyden ve
aynı kahvenin önünden yüreğim atarak neşesiz eve dönerken baktım, sabahleyin
ölüsünü taşıdığımız yaşta bir genç, toprak testisini havaya kaldırmış, ağzını bir
karış açmış. “Lık lık! Lık lık” keyifle, korkusuzca, düşüncesiz su içiyor.”
diye sona erer.
Kişiler
Anlatıcı
kahraman: Hikâyedeki başkahraman hikâyeyi anlatan kişidir. Hakkında fazla bilgi
yoktur. Hikâyeden Türk olduğu ve gurbette olduğu anlaşılmaktadır.
Hikâyedeki
diğer kişiler ayrıntılı olarak verilmemiş, yüzeysel olarak verilmiştir. Bunlar:
arı yutan genç, köylüler ve papazdır.
Olay Örgüsü
Kahraman
anlatıcının şehre inmeye karar vermesi ve otomobile binmesi
Otomobili
uğradıkları ikinci köyde kalabalığın karşılaması
Otomobile
boğazını tutan bir gencin bindirilmesi
Otomobile
binen gencin durumunun gittikçe kötüleşmesi
Gencin
bir doktora götürülme çabası
Yol
üstünde büyükçe bir köyde doktor levhasının görülmesi
Bir
papaz tarafında doktorun öldüğünün söylenmesi
Gencin
ölmesi ve anlatıcının eve dönmesi
Mekân
Hikâyenin
geçtiği yer Lübnan’da bulunan bir köydür.
“Oturduğum yayla
Akdeniz’e bakan yüksek bir sırtta idi; Kenan fıstık çamlarıyla süslenmiş bir
ufacık akçıl, kayalık Lübnan köyü”
Hikâyenin
geçtiği diğer mekânlar; şehre giderken uğradıkları başka bir köy ve büyükçe bir
köydür. Hikâyede geçen “şehir”
Beyrut’tur.
Zaman
Öyküde
zaman tam olarak belli değildir. Zamanla ilgili “o gün”, “sabah”, “akşamüzeri” gibi ifadeler
kullanılmaktadır. Hikâyedeki olaylar bir gün içinde geçmektedir.
Konu
Lübnanlı
bir gencin su içerken arı sokması sonucu rahatsızlanması, doktora götürülmesi
ve ölümüdür.
Tema
Hikâyede
“yaşam mücadelesi” işlenmiştir.
Öykünün türü
“Testi” bir “olay hikâyesi”dir. Serim,
düğüm, çözüm bölümleri bulunmaktadır. Bu tür öykülere “Maupassant tarzı hikâye” de denir.
Dil ve Anlatım
Hikâye
gözlemci bakış açısıyla yazılmıştır. Hikâyede öyküleme, betimleme, iç monolog
ve diyalog gibi anlatım biçimleri kullanılmıştır. Bu teknikler olayları ve iç
düşünceleri aktarmada önemli bir rol oynamıştır.
Hikâye
sade, açık ve yalın bir dille yazılmıştır. Hikâyenin akıcı ve sürükleyici bir
anlatımı vardır. Hikâyede iç monolog ve tasvirler öne çıkmaktadır.
Genel Değerlendirme
Yazar,
bu hikâyesinde herkesin yaşayabileceği bir durumu anlatmıştır. Bu öyküsünü
memleketinden uzak kaldığı yıllarda yazmıştır. Gurbette yaşadığı bir olayı o
bölgenin gelenek ve göreneklerine de değinerek dile getirmiştir.
Yazar,
akıcı Türkçesiyle bizi öykünün içine çeker, yaşananları hissettirir ve duygulanmamıza
neden olur. Hikâye konu itibarıyla da pek çok kişinin ilgisini çekebilecek bir
yapıya sahiptir.