Kiralık Konak Roman İncelemesi
Eser Hakkında
Yakup
Kadri Karaosmanoğlu’nun yazmış olduğu “Kiralık
Konak” adlı roman ilk olarak 1922 yılında basılmıştır. Romandaki olaylar
İkinci Meşrutiyet döneminde geçmektedir. Eserde dönemin toplumsal yapısındaki değişimler
işlenirken üç neslin çatışması anlatılmıştır.
Romanın Özeti
Babadan
kalma bir servete sahip olan Naim Efendi, memurluk yapmakta ve bu serveti
özenle idare etmektedir. Beş yıl kadar önce karısı Nefise Hanım’ı kaybeden Naim
Efendi, geçmişine her yönüyle bağlı bir Osmanlı beyefendisidir. Naim Efendi’nin
kızı Sekine Hanım tembel ve iradesiz bir kadın, kocası Servet Bey ise alafranga
hayata düşkün bir kişidir.
Servet
Bey’in oğlu Cemil, yirmi yaşlarında eğlence düşkünü bir gençtir. Servet Bey’in
kızı Seniha da eğlence hayatına düşkün şımarık büyümüş bir kızdır. Seniha’nın en
önemli etkinliği pazartesi günleri düzenlediği çay partileridir. Bu partilere
kendine yakın gördüğü çevresini ve aile dostlarını çağırmaktadır. Bunlar
arasında Faik Bey, çay günlerinin daimi misafiridir. Avrupa’nın çeşitli
şehirlerini dolaşmış olan Faik Bey, kadınların beğendiği bir kişiliktir. Bu
partilerin başka bir müdavimi ise Hakkı Celis’tir.
Seniha
bulunduğu ortamdan sıkılmakta, Avrupa’ya gitme hayalleri kurmaktadır. İsraf ve
hesapsız harcamalar yüzünden Naim Efendi, maddi bakımdan sıkıntıya düşerek arabasını
satar, yalıyı da kiraya verir. Buna rağmen borçlarını ödeyemez. Naim Efendi,
torunlarını çok sevdiği için her türlü sıkıntıya katlanır.
Seniha
ile Faik Bey arasında bir yakınlaşma olur. Ancak Faik Bey, Seniha’yı çok toy
bulur. O zengin bir kadınla evlenme peşindedir. Bunun üzerine Seniha
rahatsızlanır ve doktor tavsiyesiyle halası Necibe Hanım’ın Büyükada’daki
köşküne gider. Burada sıkılınca arkadaşlarını çağırır. Bunlar arasında Faik Bey
de vardır. Büyükada’daki bu günler Seniha’nın eski neşesini yerin getirir.
Seniha,
konağa döner. Faik Bey’in kumar sorunu vardır. Zor durumda kalan Faik Bey,
Seniha’dan para yardımı ister. Bu olaydan sonra Seniha’nın Faik Bey’e olan duyguları
değişir. Ondan ayrılmaya karar verir. Aslında her ikisi birbirini sevmektedir.
Ancak evlilik için uygun değillerdir. Faik Bey, zengin bir kadınla, Seniha ise
zengin bir adamla evlenmeyi düşünmektedir.
Naim
Efendi, Seniha ile Faik arasındaki ilişkiyi öğrenir ve evlenmelerini ister. Bu
isteğine karşılık bulamayan Naim Efendi’ye inme iner ve yatağa düşer. Seniha,
hakkında çıkan dedikodular üzerine Avrupa’ya gider. Burada bir pansiyona
yerleşir. Servet Bey, konaktan apartmana taşınma niyetindedir. Konağın terk
edilmesinin sebeplerinden biri de Seniha’nın yakında dönecek olmasıdır.
Servet
Bey’in ayrılmasıyla Naim Efendi, konakta yalnız yaşamaya başlar. Hakkı Celis,
kendisini bu zor günlerde hiç yalnız bırakmaz, sık sık ziyaretine gelir. Hakkı
Celis, Çanakkale Savaşına gitmeye karar verir. Bu arada Seniha, Avrupa’dan
dönmüş, savaş zenginleriyle düşüp kalkan bir kadın haline gelmiştir. Hakkı
Celis, Faik Bey ile buluşur. Faik Bey, ona Seniha hakkındaki olumsuz
düşüncelerini anlatır. Bu sırada arabayla oradan geçmekte olan Seniha onları
arabasına alarak yaşadığı apartmana götürür. Hakkı Celis, burada eski günlerini
hatırlar.
Uzun
bir süre sonra Seniha, evinde verdiği bu ziyafette, cepheden izinli dönmüş bir
subaydan, Hakkı Celis’in şehit olduğu haberini alır. Ancak Seniha bu habere
kayıtsız kalır. Naim Efendi ise konağında tek başına yaşamaya devam eder.
Kişiler
Eserde
kahramanların birbirleriyle ilişkileri son derece mantıklı ve inandırıcıdır.
Romanın ilk bölümünde Naim Efendi,
ikinci bölümünde Seniha tanıtılır.
Sonraki bölümlerde kahramanlar birer ikişer romana dâhil olurlar aralarındaki
ilişkiler gerçekçi ve tutarlıdır. Romandaki kişilerin tasvir ve tahlilleri
oldukça başarılıdır.
Naim
Efendi
Tam
bir Osmanlı beyefendisidir. Düzenli yaşamayı seven, temiz giyimli bir kişidir.
Dışarıda ütülü pantolon, beyaz gömlek, siyah kravat, dik kolalı yakadan meydana
gelen bir kıyafetle dolaşır. Evin içinde ise gecelik biçiminde entari giyer,
başına takke geçirir.
Hayatı
kalabalık bir konakta geçer. Eski terbiyeye göre yetişmiş, bilgili, görgülü,
dostları arasında sevilip sayılan biridir. Yaşı altmışın üzerindedir. Ahbaplar
arasında sohbete ve ziyafete düşkünlüğü vardır. Geleneklerine bağlı, yeniliklere
kapalı bir kişidir.
Servet
Bey
Naim
Efendi’nin damadıdır. Düyunu-ı umumiye müfettişlerindendir. Fransızca bilir.
Kırk beş yaşlarında, alafranga özentisi bir tip olarak karşımıza çıkar. Avrupa
tarzı bir yaşam sürmek için elinden geleni yapar. Naim Efendi’ye muhaliftir.
Onunla bu konuda sık sık tartışır. Sorumsuz, hiçbir şeyi ciddiye almayan bir
yapısı vardır.
Faik
Bey
Avrupa’da
iyi bir öğrenim görmüş, Fransızca bilen, alafranga özentisi bir kişidir. Uzun
boylu, kumral, yüz hatları oldukça düzgün, hummalı bakışları olan Faik Bey, kadınların
hoşlandığı bir tiptir. Eğlenceyi sever. Kumara düşkündür. Maddi çıkarlarını her
zaman ön planda tutar. Belli bir işi yoktur. Buna rağmen eğlence yerlerinin
müdavimidir.
Hakkı
Celis
Selma
Hanım’ın torunudur. Romandaki olumlu karakterdir. Hassas, çekingen, şiire
meraklı, ağır başlı, kendine özgü değerleri olan yakışıklı bir gençtir. Kitap
okumayı seven, şair yaradılışlı, kültürlü bir kişidir. Hakkı Celis, vatansever,
dürüst ve fedakâr gençlere örnek bir kişiliktir.
Seniha
Servet
Bey’in kızı, Naim Efendi’nin torunudur. İyi bir öğrenim görmüştür. Fransızca
bilir. Kapalı bir ortamda yetişmesine rağmen Avrupai tarz yaşamı ve eğlenceli
ortamları sevmektedir. Şımarık bir yapısı vardır. Çevresindeki pek çok erkek
tarafından beğenilmektedir.
Seniha
romanda şöyle tasvir edilir: “Seniha,
daima en son çıkan moda gazetelerinin resimlerine benzerdi. Körpe, ince ve çevik
vücudu ipek böcekleri gibi daima bir istihale içindedir. Günün aydınlıklarına
göre mütemadiyen rengi değişen, yeşil gözleri gibi, sesinin bestesi,
kımıldanışlarının ahengi ve hatta başının şekli de mütemadiyen değişirdi. İçi
de tıpkı dışı gibiydi, tıpkı gözlerinin rengine benzeyen bir ruhu vardı; kâh
ihtilaçlı, kederli, bulanık, fena, kâh berrak, rakit ve ekseriye bir havai
fişek kadar şenlikli idi.”
Diğer
Kişiler
Selma
Hanım, Madam Kronski, Cemil Bey, Necip Bey, Azmi Bey, Kasım Paşa, Sakine Hanım,
Belkıs Hanım, Nuriye Hanım…
Mekân
Eserde
olaylar genellikle İstanbul çevresinde geçer. Mekân, romanın ilk bölümünde Naim
Efendi’nin konağı, daha sonra Büyükada’daki konaktır. Yazar, eserinde mekân
tasvirlerine önem vermiş ve ayrıntılı bir biçimde anlatmıştır.
Zaman
Romanda
kronolojik zaman kullanılmıştır. Olaylar birbirini takip eder. Olayların
geçtiği tarihler kesin olarak verilmemekle birlikte romandaki konuşmalardan II.
Meşrutiyet yıllarında geçtiği anlaşılmaktadır. Bu da 1908 – 1915 yıllarına tekabül
eder.
Anlatıcının
Bakış Açısı
Roman
“ilahi
(hâkim)” bakış açısıyla, “üçüncü şahıs” ağzından
anlatılmıştır. Anlatıcı yaşanmış ve yaşanacak her şeyi bilir, görür ve duyar.
Bu durum kişilerin aklından geçeni okumaya ve psikolojilerini yansıtmaya kadar
uzanır.
Romanın Türü
Kiralık Konak “sosyal
roman” türün girer. Romanda olaylar ikinci plandadır. Önemli olan
insanların hayata ve çevreye bakışları, hırsları ve zayıflıklarıdır. Bu bakımda
yazar, Kiralık Konak’ta hem toplumun
sosyolojik yapısını, hem de kişilerin psikolojik yapısını başarılı bir şekilde
yansıtmayı başarmıştır.
Romanın Konusu ve
Teması
Eserde
üç neslin birbiriyle ilişkileri ve çatışmaları anlatılır. Batılılaşmanın
getirdiği toplumsal yapıdaki hızlı değişim, nesiller arasındaki farklılıklar ve
çatışmalar romanın konusunu oluşturur.
Dil ve Anlatım
Eserin
dili, devrin özelliklerini yansıtan bazı ifadeler dışında konuşma diline
yakındır. Yazar, romanında cümleleri gereğinden fazla uzatmayıp akıcı ve
anlaşılır bir dil kullanmıştır. Devrik cümlelere pek yer vermemiş, genellikle düz
cümleler kullanmıştır. Fikir cümlelerinin sıkıcı ve tekdüze olmaması için kısa
ve kesik cümleler yanında, soru ve ünlem cümleleri kullanmış, böylelikle fikir
cümlelerine de akıcılık, açıklık ve etki gücü kazandırmıştır.
Genel
Değerlendirme
Roman,
Osmanlı devletinin çöküş günlerinde Türk toplumunun en önemli unsuru olan aile
yapısının nasıl çürüdüğünü ve yıkılıp gittiğini anlatır. Bu dönemde görülen
Batılılaşma ve alafranga yaşam tarzına özenti, bu değişimin en önemli
sebeplerinden biridir.
Romandaki
konak aslında bir semboldür. Bir dönemin yaşam tarzını temsil etmektedir.
Romanda bireysel meseleler ön planda olmasına rağmen, aslında anlatılan bir
dönemin kapanıp yerine yeni bir düzenin kurulmasıdır.
Eser,
tarihi bir döneme ışık tutmakla birlikte, yazıldığı dönemin özelliklerini de
yansıtmaktadır. Bu nedenle Kiralık Konak, Türk edebiyatının klasikleri arasına
girmiş bir romandır.