Uzun İnce Bir Yoldayım Şiir İncelemesi

 

Uzun İnce Bir Yoldayım

Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldayım
Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece

Uykuda dahi yürüyom
Kalmaya sebep arıyom
Gidenleri hep görüyom
Gidiyorum gündüz gece

Kırk dokuz bu yollarda
Ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde
Gidiyorum gündüz gece

Düşünülürse derince
Irak görünür görünce
Yol bir Dakka miktarınca
Gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel işbu hale
Gâh ağlaya gâhî güle
Yetişmek için menzile
Gidiyorum gündüz gece

               Âşık Veysel

Şiirin Biçim Yönünden İncelenmesi

Nazım biçimi: koşma

Nazım birimi: dörtlük

Ölçüsü: 8’li hece ölçüsü

Uyak şeması: abab cccb dddb eeeb fffb gggb biçimindedir.

Şiirin ahenk unsurları

Uyak ve redifler

---yoldayım
Gidiyorum gündüz gece (nakarat)
---haldayım     “-dayım” redif, “-l” yarım uyak
Gidiyorum gündüz gece (nakarat)

---anda
---zamanda
---handa     “-da” redif, “-an” tam uyak
Gidiyorum gündüz gece (nakarat)

---yürüyom
---arıyom
---görüyom     “-yom” redif
Gidiyorum gündüz gece (nakarat)

---yollarda
---çöllerde
---ellerde     “-larda, -lerde” redif, “-l” yarım uyak
Gidiyorum gündüz gece (nakarat)

---derince
---görünce
---miktarınca     “-ce, -ca” redif, “-n” yarım uyak
Gidiyorum gündüz gece (nakarat)

---hale
---güle
---menzile     “-e” redif, “-l” yarım uyak
Gidiyorum gündüz gece (nakarat)

Şiirdeki diğer ahenk unsurları

Şiirin genelinde “l, r, g” gibi ünsüzlerle aliterasyon; “i, e, ü, a” gibi ünlülerle asonans yapılarak iç ahenk sağlanmıştır. Ayrıca her dörtlüğün sonunda “Gidiyorum gündüz gece” dizesinin tekrarıyla hem ahenk güçlendirilmiş hem de anlam yönünden bütünlük sağlanmıştır.

Şiirin Anlam Yönünden İncelenmesi

Açıklama – yorum

Birinci dörtlükte şair, hayatı uzun ince bir yola, kendini de bir yolcuya benzetir. Bu kesintisiz, gündüz gece süregelen bir yolculuktur. Yolun uzun ve ince oluşu ölümle yaşamın ince bir çizgiyle ayrılmasından kaynaklanır.

Şair, ne halde olduğunu bilmediğini söylerken insan yaşamındaki belirsizliklere dikkat çeker.

Şair, ikinci dörtlükte dünyayı iki kapılı bir hana benzetir. Birinci kapı doğumu, ikinci kapı ölümü ifade eder. Her insan bu kapılardan birinden girecek ötekinden çıkacaktır. İki kapılı han aynı zamanda hayatın gelip geçiciliğini de ifade eder.

Şair, dünyayı ve hayatı anlamlı kılabilmek için sebep aramaktadır. Çünkü gelenler hep gitmekte yani ölmektedir. Öyleyse hayatın anlamı nedir? İnsan bu geçici dünyaya niçin gelmektedir? Öldükten sonra hayat var mıdır? Diye kendi kendine soran şair, bu sorulara bir cevap aramaktadır.

Şair, kırk dokuz yıldır bu yollarda yürüdüğünü söyleyerek yaşını ifade ediyor. Şair, hayatının ovada, dağda, çöllerde geçtiğini belirterek bunların her birine farklı anlamlar yüklüyor. Ova huzurlu ve rahat günleri, dağ hayatın çetin geçen günlerini, çöl ise yokluk günlerini ifade ediyor. Yine bu dizelerden şairin uzun yıllar gurbet ellerde dolaştığını anlıyoruz.

Beşince dörtlükte şair, derin düşününce hayatın anlamının çözülebileceğini görüyor. Eğer insan hayatın anlamını görmek isterse görür. Görmek istemezse, bu anlam çok uzak ve anlaşılmaz görünür. Şaire göre hayat, uzun ve ince bir yola benzese de geriye dönüp bakılınca bir dakika kadar kısa olduğu anlaşılır.

Hayat bazen acılar içinde bazen de sevinç ve mutluluk içinde geçip gitmektedir. Şair, hayatın çelişkileri karşısında şaşkınlığa düşmektedir. Şairin menzil olarak ifade ettiği ölümden sonraki yaşamdır. Menzil, yolculukta belli bir yol aşıldıktan sonra dinlenmek için durulan daha önceden belirlenmiş olan yer demektir. Bir gün herkes bu menzile varacak yani yaşamı son bulacaktır. İşte insan o anda hayatın gerçek anlamını görebilecektir. Şair, yolun sonunda hayatın anlamını bulduğuna inanıyor.

Şiirin teması: “hayatın anlamı”dır.

Dil ve Anlatım

Şiirde yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk iç içedir. Yer yer felsefi görüşlerin de yer aldığı şiir, yalın bir Türkçeyle yazılmıştır. Şiirin lirik bir anlatımı vardır. Halk edebiyatı geleneğine göre söylenen şiirde yer yer yöresel söyleyişlerin olduğu görülür.

Şiirdeki Edebi Sanatlar

Uzun ince bir yoldayım” ifadesinde hayat yola, yaşam da yolculuğa benzetilir. Teşbih (benzetme) sanatı var.

Gidiyorum gündüz gece” dizesi hayatın zaman içinde ilerleyişini, gelip geçtiğini ifade ediyor. Mecaz sanatı var. Aynı zamanda “gündüz gece” sözünde tezat (zıtlık) sanatı var.

Bilmiyorum ne haldeyim” dizesinde tecahül-i arif sanatı var. Şair aslında bildiği bir şeyi bilmezden geliyor.

Dünyaya geldiğim anda / Yürüdüm aynı zamanda” dizelerinde mübalağa (abartma) sanatı var.

İki kapılı bir handa” dizesinde istiare sanatı var dünya iki kapılı bir han olarak düşünülmüş.

Kalmaya sebep arıyom / Gidenleri hep görüyom” dizelerinde kalmak ve gitmek kelimeleri arasında tezat sanatı var.

“Irak görünür görünce / Yol bir dakika miktarınca” dizelerinde mübalağa sanatı var.

Gâh ağlaya gâhî güle” dizesinde tezat sanatı var.

Genel Değerlendirme

Cumhuriyet devrinde yetişen halk edebiyatının son temsilcilerinden olan Âşık Veysel, halkın duygularının temsilcisi olarak günümüze kadar okuna gelmiştir. Şairin halk tarafından çok sevilip okunmasının bir nedeni de duygu ve düşüncelerini açık, yalın ve samimi bir dille dizelerine yansıtabilmesinden kaynaklanır.

Âşık Veysel şiirinde tema olarak hayatın anlamını çözmeye çalışmış, bu konudaki düşüncelerini kendi bakış açısından titizlikle işlemiştir. Şiirinde dünyayı bir hana, hayatı uzun ince bir yola, insanı da yolcuya benzeten şair, duygularını içtenlikle dile getirmiştir.

EN ÇOK OKUNAN YAYINLAR

Yağmur Şiiri İncelemesi

Çoban Çeşmesi Şiir İncelemesi

Kaldırımlar Şiir İncelemesi

Otuz Beş Yaş Şiiri İncelemesi

Elli Kuruş Öykü İncelemesi