Çalıkuşu Roman İncelemesi
Çalıkuşu
adlı roman Reşat Nuri Güntekin
tarafından 1922 yılında yazılmıştır. Roman, Türk edebiyatının en çok okunan
eserleri arasında yer almaktadır.
Özet
Babası Feride’yi,
neferi Hüseyin’le İstanbul’a teyzesi ve büyükannesinin yanına yollar.
İstanbul’da yeni akrabalarıyla tanışan Feride, burada da yaramazlıklarını
sürdürür. Sadece teyzesinin oğlu Kâmran’a karşı çekingen davranır.
Feride, dokuz
yaşındayken büyükannesini de kaybeder. Babası onu bir Fransız yatılı okuluna
gönderir. Feride yaramazlıklarına burada da devam eder. Pek çok kişinin cesaret
edemeyeceği şeyler yapar. Ağaçlara tırmanıp daldan dala atlar. Bu nedenle
öğretmenlerinden biri Feride’nin adını “Çalıkuşu” koyar. Feride okul yıllarında
babasını da kaybeder. Teyzesinden başka kimsesi kalmamıştır. Yaz tatillerini
teyzesinin yanında geçirmektedir. Teyzesinin iki çocuğu vardır. Büyük olanın
adı Kâmran, küçük olanın Necmiye’dir.
Feride, bir gün kiraz
yemek için ağaca çıktığı sırada Kâmran’ı, Neriman adlı dul bir kadınla
öpüşürken görür ve dayanamayarak güler. Neriman koşarak kaçar. Kâmran ise Feride’nin
bundan kimseye söz etmemesini ister. Feride, bu sırrı saklayacağına söz verir.
Kâmran da ona düzenli aralıklarla hediyeler göndermeye başlar.
Okuldaki kızlar yaz
tatilinde yaşadıkları aşkları birbirlerine anlatır. Feride de kendini
Neriman’ın yerine koyarak Kâmran’la aşk yaşadığını okuldaki kızlara inandırır.
Yaz tatilinde Feride,
Tekirdağ’daki teyzesinin yanına gitmiş, teyzesinin kızı Müjgan ile sırdaş
olmuştur. Müjgan, Kâmran’a Feride’nin onu sevdiğini söyler. Kâmran, Feride’ye her şeyi öğrendiğini
söyleyerek evlenme teklif eder. Feride ile Kâmran nişanlanır. Kâmran dört yıl
İspanya’da sefaret kâtibi olarak çalışacak, bu arada Feride okulunu
bitirecektir.
Dört yıl sonra,
evlenmelerine üç gün kala hiç beklenmedik bir olay olur. Feride, bahçede
dolaşırken kapının önünde siyah çarşaflı bir kadın gelir. O kadın Feride’ye
Kâmran’ın Avrupa’da bir sevgilisi olduğunu söyler. Kâmran’ın sevgilisine
yazdığı bir mektubu okur. Bunun üzerine Feride, bir not yazarak evi terk eder.
Kendi hayatını yeniden kurmak için Anadolu’ya öğretmen olarak gitmeye karar
verir.
Bu olaydan sonra
Feride’nin Anadolu macerası başlar. Feride Maarif Nezaretine giderek iş
başvurusunda bulunur. Bursa’nın Merkez Rüştiyesi’nde coğrafya ve resim
öğretmenliğine tayin edilir. Bursa’ya gittiğinde bir başkasının da aynı göreve
atandığını görür. Bunun üzerine Bursa’nın Zeyniler köyünde göreve başlar.
Zeyniler, yolu dahi olmayan, bakımsız, geri kalmış bir köydür. Okul eski bir
ahırdır. Feride, bu köyde insanlara yardım edip onların çocuklarını eğitmeye
çalışır. Munise adında öksüz bir öğrencisini evlat edinir. Hayrullah adında
askeri bir doktorla tanışıp dost olur. Bir gün köye bir müfettiş gelir ve
ahırdan bozma okulda öğrenim görülemeyeceğini bildirir. Okul kapatılır.
Feride, yanına
Munise’yi ve bir keçi yavrusunu da alarak Bursa’ya döner. Maarif Müdürünün
yanına gittiğinde, müdür ona açıkta yer olmadığını söyler. Ancak Feride, müdürün
yanında bulunan arkadaşıyla Fransızca konuşur. Bu sayede Bursa Darülmuallimatına
atanır.
Feride’nin güzelliği
pek çok yerde başına bela olur. Kendisine çok yakın hissettiği Şeyh Yusuf
Efendi, Feride’ye âşık olur. Üstelik bunu Feride’nin dışında herkes
bilmektedir. Bir gün bu durumu bir arkadaşı Feride’ye söyler. Feride çok utanır
ve insan içine çıkamaz olur. Çünkü Şeyh Yusuf hastalanmıştır ve herkes Feride’yi
bunun suçlusuymuş gibi görmektedir. Okulun müdiresi dayanamayıp ondan gitmesini
ister. Maarif Müdürünün emriyle Çanakkale Rüştiyesi’ne tayini çıkar.
Feride yanına Munise’yi
de alarak Çanakkale’ye gider. Zeyniler köyünden aldıkları keçiyi Hacı Kalfa’ya
bırakıp onun yerine altı tana kuş satın alır. Feride’nin güzelliği Çanakkale’de
de başına bela olur. İlçedeki tüm delikanlılar ondan bahsetmektedir. Soylu bir
aileden gelen Binbaşı İhsan’dan evlenme teklifi alır ancak reddeder. Bu olaydan
kısa bir süre sonra Hafız Kurban Efendi adında evli bir adamdan da evlenme
teklifi alır, ancak onu da reddeder. Arkadaşlarından Nazmiye Hanım, Feride’yi
Burhanettin adında biriyle tanıştırır. Yemeğe indiklerinde aslında bu davetin
Feride ile aralarını yapmak için düzenlendiği anlaşılır. Bu olaydan sonra
Feride kendini kötü hissetmeye başlar. Çanakkale’de daha fazla kalamayacağını
anlar ve İzmir’e gider.
İzmir’de bölgenin
zenginlerinden Reşit Bey’in kızlarına Fransızca dersi vermeyi kabul eder. Artık
Feride ve Munise köşkte kalmaktadır. Büyük bir tesadüf eseri Reşit Bey’in kızlarının
teyzesi, Kâmran’ın evlendiği Münevver adında bir kadındır. Reşit Bey’in kızı
Kâmran’ın bir resmini göstererek onu düğün gecesi terk eden şımarık ve nankör
bir kızdan bahseder. Feride, hiçbir tepki göstermez, gerçeği söylemez ve o
evden ayrılır.
Maarif Müdürlüğüne
giderek yeniden tayin ister. Kuşadası’nda Türkçe ve resim muallimine ihtiyaç
olduğunu öğrenir. Feride, bu görevi kabul ettikten sonra Anadolu yolculuğunda
son durağı olan Kuşadası’na gider. Kuşadası’ndaki Okulu istediği gibi yöneten
Feride, burada aradığı mutluluğu bulmuştur. Ancak bir ay sonra savaş başlar ve
okul hastaneye dönüştürülür. Feride, okulda kalan kitaplarını almaya gittiğinde
başhekimle tanışır. Başhekim Zeyniler köyünde kendisine hasta bakıcılığı
yaptıran Hayrullah Bey’den başkası değildir.
Feride, burada hasta
bakıcılığa başlar. Bir ay sonra kendisini isteyen İhsan Bey, ağır yaralı olarak
hastaneye getirilir. Feride, Kâmran’ı unutmak için İhsan’la evlenmek ister.
Ancak bu defa İhsan Bey kabul etmez. Feride’nin kendisine acıdığını
düşünmektedir.
Savaş bittikten sonra
okul yeniden açılır, Feride, müdüre olur.
Feride, Munise’yi
kaybeder ve günlerce kendine gelemez. Doktor Hayrullah Bey, dinlenmesi ve
kendine gelmesi için Feride’yi çiftliğine götürür. Feride, iyileşince Hayrullah
Bey’le birlikte kalmaya devam eder. Çeşitli dedikoduların çıkması üzerine sözde
bir nikâh yaparak evlenirler. Ancak Hayrullah Bey, Feride’yi kızı gibi
sevmektedir. Çiftliği düğün hediyesi olarak anaokuluna çevirir. Feride, burada
ders vermeye başlar.
Hayrullah Bey, ölmeden
önce son isteği olarak Feride’den İstanbul’a gitmesini ve Kâmran’a bir mektup
iletmesini ister. Bu mektupta Feride’nin Kâmran’ı sevdiği yazılıdır. Hayrullah
Bey, mektubun yanına Feride’nin yazdığı günlüğü de koymuştur.
Burada
Feride’nin günlüğü olarak yazılmış olan bölümler biter.
Feride, İstanbul’a
gidince Kâmran’ı ne kadar sevdiğini bir kez daha anlar. Kâmran da sadece
Feride’yi sevmiştir. Kâmran eşini kaybettikten sonra oğlunu da alıp Tekirdağ’a
gitmiştir. Bir hafta sonra Feride de Tekirdağ’a gider.. Birbirlerine karşı
karmaşık duygular içersindedirler. Feride, eski neşesini bulmuştur. Bazen ölen
eşinden ve Munise’den bahseder. Kâmran bunları duyunca kendini çok kötü
hisseder. Kâmran’ın oğlu Feride’yi çok sever, yanından hiç ayrılmaz. Feride
Kuşadası’na dönmeden önce gerçeği Müjgan’a anlatır. Müjgan Feride’nin getirdiği
paketi Kâmran’a Feride gittikten sonra verecektir. Ancak Müjgan, Kamran’a
paketi Feride gitmeden önceki akşam verir. Kâmran ve Müjgan, Feride’nin
günlüğünü birlikte okurlar. Her şeyi öğrenen Kâmran Feride’yle evlenir ve
yıllar süren hasret böylece sona erer.
Romandaki Kişiler
Feride
Pek çok kişiyi
kendisine hayran bırakacak güzellikte, ela gözlü, hareketli, duygusal, sevimli,
iyi eğitim almış genç bir kızdır. Öğrencilik yıllarında çok hareketli olduğu ve
ağaç dallarına çıkmayı çok sevdiği için ona “Çalıkuşu” denmiştir. Feride,
çocukluğundan itibaren kendini ezdirmeyen, haklarını savunabilen, insanlarla
iyi ilişkiler kurabilen, kültürlü, mücadeleci bir yapıya sahiptir. Cumhuriyetin
ilk yıllarında halkın cehaletiyle savaşan aydın Türk kadınını temsil etmektedir.
Kâmran
Kıvırcık sarı saçlı,
mavi gözlü, yakışıklı ve kibar bir gençtir. Feride’nin teyzesinin oğlu ve
sevdiği kişidir. Feride’ye karşı duyguları karşılıksız değildir. Ancak
Kâmran’ın başka kadınlarla da ilişkisi vardır.
Münevver
Kâmran’ın Feride’yle
nişanlıyken Avrupa’da tanışıp aşk yaşadığı kadındır. Münevver, Kâmran’dan daha
önce bir evlilik geçirmiş fakat mutlu olamamıştır. Kâmran’la olan evliliğinden
bir oğlu vardır.
Neriman
Feride’nin teyzesinin
köşküne gelip giden kadınlardan biridir. Genç yaşta kocasını kaybetmiş, iyi
giyimli, güzel ve çekici bir kadındır. Kâmran’la ilişkisi vardır.
Doktor Hayrullah Bey
Askeri doktordur. İri
yapılı, mavi gözlü, sevimli, yardımsever biridir. Feride’yi kızı gibi
sevmektedir. Onu korumak için elinden gelen her şeyi yapar. Hayrullah Bey,
karşımıza babacanlığın, sevginin, şefkatin, fedakârlığın ve yardımseverliğin
simgesi olarak çıkar.
Munise
Sarışın, beyaz tenli,
iyi kalpli, küçük yaşta öksüz kalmış bir köylü kızıdır. Kimsesi olmadığı için
Feride onu evlatlık almıştır. Anadolu köylüsünün saflığını, temizliğini,
yoksulluğunu ve kimsesizliğini temsil etmektedir.
Hatice Hanım
Zeyniler köyünde öğretmen vekilliği, aynı
zamanda temizlik işlerini yapan yaşlı bir kadındır. Çocuklara ceza olarak bazen
dayak atar, bazen de bir odaya kapatır. Anadolu’daki yarı aydın tipe örnek bir
kişiliktir.
Müjgân
Feride’nin teyzekızı,
aynı zamanda sırdaşıdır. Feride’den üç yaş büyüktür. Feride’nin akrabaları
arasında en sevdiği, kendine en yakın bulduğu ve dertleştiği kişi Müjgân’dır.
Müjgân, Feride’nin tam tersi olarak olgun ve ağırbaşlı bir kişiliğe sahiptir.
Hafız Kurban Efendi
Feride’nin öğretmenlik
yaparken oturduğu eve, bitişik oturan komşusudur. Evli olduğu halde Feride’ye
evlenme teklif etmiştir. Cahil ve yobaz tiplere örnek bir kişiliği vardır.
İhsan Bey
Feride’nin âşıklarından
biridir. Zengin ve soylu bir aileden gelen İhsan Bey, orduda subay olarak görev
yapmaktadır. Yakınına düşen bir bomba yüzünden yüzünün bir kısmı feci şekilde
yanmıştır.
Mekân
Roman İstanbul,
Tekirdağ, İzmir, Çanakkale, Kuşadası, Zeyniler köyü ve ismi verilmeyen birkaç
Anadolu köyünde geçer. Romanda, Zeyniler köyü ayrıntılı bir biçimde tasvir
edilmiştir.
Zaman
Kesin bir tarih
verilmemekle birlikte roman, Cumhuriyet öncesi, Kurtuluş Savaşı yıllarında ve
Cumhuriyetin ilk yıllarında geçmektedir.
Dil
ve Anlatım
Romanın ilk dört bölümü
“kahraman bakış açısıyla” Feride’nin ağzından “günlük” biçiminde yazılmış, son
bölümü yazarın ağzından “gözlemci bakış açısıyla” yazılmıştır.
Romanda gözleme büyük
önem verilmiş, çevre her yönüyle incelenmiş, tasvirler ayrıntılı olarak ve
tarafsız bir gözle yapılmıştır.
Romanın dili dönemine
göre sade, anlaşılır ve akıcıdır.
Realist bir anlayışla
yazılan roman, toplumsal içerikli eleştirel özellikler taşıyor.
Romanın
Konusu
Roman, ilk bakışta
Feride ile Kâmran arasındaki aşkı konu alıyor gibi görünse de Feride’nin
kişiliğinde aydın ve idealist Türk kadınını anlatmaktadır.
Romanda işlenen başlıca temalardan biri de eğitimdir. Feride'yle birlikte Anadolu'nun geri kalmışlığı, yoksulluğu ve cahil kalmış insanları da konu edilmektedir.
Genel
Değerlendirme
Çalıkuşu, döneminin özelliklerini, yaşam biçimini ve türünün gelişim özelliklerini yansıtması bakımından klasik Türk romanları arasında önemli bir yere sahiptir.