Serenad Şiir İncelemesi
Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Bir kuş sesi gelir dudaklarından;
Pencerenden bir gül attığın zaman
Ahmet
Muhip Dıranas
Şiirin
Biçim Özellikleri
Şiirin
nazım birimi: Şiir dörtlükler halinde yazılmıştır. Şiirin
tamamı beş dörtlükten oluşmuştur.
Şiirin
ölçüsü: 6 + 5 = 11’li hece ölçüsüdür.
Şiirin
uyak şeması: a b a b / c d c d / e f e f / g h g h / ı j ı j biçimindedir; “çapraz
uyak” biçimi uygulanmıştır.
Şiirin
Ahenk Unsurları (Uyak ve Redifler)
1.
Dörtlük
---bana
---içi
Not:
Burada çiğ kelimesi “ğ” sesi zayıf çıktığından dolayı “çi” şeklinde okunur. Bu
nedenle kulak kafiyesi olur. Şair, anlamı bozmamak için böyle bir yola
başvurmuştur. Bu durum halk edebiyatı şairlerinde de görülmektedir.
2.
Dörtlük
---yaprak
---bahar
getirdim sana
3.
Dörtlük
---ağır
---sak
4.
Dörtlük
---gelir
dudaklarından
---nergisler
5.
Dörtlük
---zaman
---içi
Şiirin
İçerik Yönünden İncelemesi (Açıklama – Yorum)
Serenad; “geceleyin
açık havada sevgili için müzik aracılığıyla verilen küçük konser” demektir.
Serenad, bir aşk
şiiridir. Ancak şiiri oluşturan kelimelerin seçimi ve dizimi şiiri
diğerlerinden farklı kılıyor. Şiir her okunuşunda, her okuyanın zaman, birikim
ve anlayışına, bulunduğu ruhsal duruma göre farklı anlamlar içeriyor.
Yeşil pencerenden bir gül at bana,
Şair, ilk dörtlükte
sevgilisinin evinin önüne, gönlü dolu bir biçimde gelir. Bu geliş, sıradan bir
geliş değildir. Bir ayrılık sonrası geliştir. Çünkü şairin “saçlarında çiğ,
gözlerinde bulut” vardır. Şair, ağlamaklıdır. Şairin gelişi “mevsim gibi”dir.
İşte böyle hüzünlü ve ağlamaklı bir biçimde şair, sevgiliden bir işaret
beklemektedir. O işaretse bir güldür. Şairle sevgilisi arasında bir belirsizlik
vardır. Eğer sevgili bir gül atarsa bu belirsizlik sona erecektir. Şairin
“kalbinin içi ışıklarla dolacaktır”. Kalbin ışıkla dolması, belirsizliğin
giderilmesi ve bundan duyulan mutluluğu ifade eder. Saçlardaki çiğ ise uzun bir
beklemenin ifadesidir. Şair, sevgiliden gelecek bu işareti uzun zamandır
beklemektedir.
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Açılan gül
benzetmesinden sevgilinin henüz çok genç olduğunu ve şairin de ona aşkı tanımasında
yardımcı olacağı anlamı çıkıyor. Nasıl ki baharda güller yaprak yaprak açıyorsa,
sevgili de şairi tanıdıkça açılacak, güzelleşecektir. Şairin, uzak iklimlerle
kastettiği farklı ülkelerdir. Tozlu yollar ise çekilen sıkıntıları ifade eder.
Şaire göre aşk, öylesine evrensel bir şeydir ki, farklı ülkelerdeki farklı insanlar
da aynı duyguları paylaşır. Bu da şarkılarda açıkça kendini gösterir.
Şeffaf
damlalarla titreyen, ağır
Mevsim bahardır, bu
nedenle bahçede çeşitli çiçekler vardır. Şair, sevgiliyi goncaya benzeterek,
diğer çiçeklerin, onun güzelliğini tamamlamaktan öteye gidemediğini söylüyor.
Itır olsun, yasemin olsun, karanfil ya da zambak olsun hepsi sevgilinin
güzelliği karşısında boyun eğmiş durumdadır.
Bir kuş sesi gelir dudaklarından;
Sevgilinin sesi, şaire
kuş sesi gibi gelmektedir. Gözleri ise nergis çiçeğini anımsatmaktadır. Şair,
sevgiyi öptüğünü hayal eder ve o zaman yanaklarının seher gibi kızaracağını
düşünür. Her ne kadar bazı yorumcular şairin sevgiliyle buluşup, konuşup,
öpüştüğünü söylese de son dörtlükte sevgilinin şaire, henüz bir işaret
vermediği anlaşılıyor.
Pencerenden bir gül attığın zaman
Şair, sevgilinin
kapısının önünden ayrılırken gelecek bir işaret için umudunu kaybetmemiştir. Ne
zaman ki o işareti alacak o zaman şairin içi ışıkla dolacak, yani mutluluğu
bulacaktır. Ancak henüz bir işaret alamadığı için hüzünlü ve ağlamaklı bir
biçimde sevgilinin kapısından geçip gitmektedir. Belki de bahar mevsimi gibi bu
aşkın da gelip geçeceğinden çekinmektedir. Şair, karmaşık duygular içindedir.
Hüznü ve umudu bir arada yaşamaktadır.
Şiirdeki
Söz Sanatları
“Geldim
işte mevsim gibi kapına” Bu dizede benzetme sanatı vardır. Şair kendini mevsime benzetmiştir.
“Gözlerimde
bulut, saçlarımda çiğ” Bu dizede benzetme sanatı vardır. Şair, gözlerinin nemli oluşunu buluta,
saçlarındaki beyazları çiğe benzetmiştir.
“Açılan
bir gülsün sen yaprak yaprak” Bu dizede benzetme sanatı vardır. Şair sevgiliyi
güle benzetmiştir. Yaprak yaprak benzetme yönüdür.
“Işıklarla
dolsun kalbimin içi” Bu dizede mecaz sanatı vardır. Şair ışık kelimesini gerçek anlamının dışında
kullanmıştır.
“Seninçin
dallardan süzülen ıtır, Seninçin karanfil, yasemin zambak…” Bu dizelerde hüsn-i talil sanatı vardır. Sıradan bir
doğa olayını, yani çiçeklerin açmasını şair, güzel bir sebebe bağlamış.
“Gözlerin
gönlümde açan nergisler” Bu dizede benzetme sanatı vardır. Şair, sevgilisinin gözlerini nergis
çiçeğine benzetmektedir.
“Ürperen
seher” sözünde kişileştirme
sanatı vardır. Ürperme insana ait bir özelliktir.
Dil
ve Anlatım
Şiirde sade, açık, yalın
ve akıcı bir dil kullanılmıştır. Herkesin anlayacağı bir dille yazılan şiir,
okuyanın ruhsal durumuna ve bulunduğu zamana göre farklı çağrışımlar yapabilir.
Ahenk açısından “gonca”
kelimesi “konca”, ölçüye uygunluk açısından da “senin için” “seninçin”
biçiminde kullanılmıştır.
Şiir, aşkı konu aldığı
ve karmaşık duyguları barındırdığı için lirik bir anlatımla yazılmıştır.
Şiirde soyut duygular, bazı
somut ifadelerle (gül, bulut, nergis, seher vb.) anlatılmıştır.
Genel
Değerlendirme
Serenad, Batı şiirinin
ve Halk edebiyatı şiirinin etkileriyle kaynaşmış bir aşk şiiridir. Şiiri
diğerlerinden ayıran, yaşanan duyguların farklı bir biçimde, farklı çağrışımlar
yapacak şekilde yazılmasıdır.
Şairin, kendine özgü buluşları ve duyguları somut nesnelerle anlatması şiire ayrı bir hava katıyor. Şiir herkesin anlayabileceği ancak farklı duyguları çağrıştıran bir tarzda yazılmış. Türk edebiyatı içersinde çok okunan ve çok beğenilen bir yere sahip olan şiir, herkesin anlatmak isteyip de anlatamadığı duyguları yansıtıyor.