Kürk Mantolu Madonna Roman İncelemesi

Eser Hakkında

İlk olarak 1943 yılında yayınlanan Kürk Mantolu Madonna adlı roman, Sabahattin Ali’nin en çok okunan eserleri arasındadır. Son derece deneyimsiz ve içine kapanık bir yapıya sahip olan Raif Bey ile Almanya’da tanıştığı Maria Puder arasındaki aşkı merkeze alan eser, bu ilişki dışında çeşitli toplumsal konular ve yazarın kendi hayatından kesitlere de yer veriyor.

Romanın Özeti

Roman, bankadaki işini kaybetmiş bir anlatıcıyla başlar. Anlatıcı Ankara sokaklarında gezerken, eski okul arkadaşı Hamdi’yi görür. Hamdi ona bir iş ayarlar.

Anlatıcı, yeni işinde Raif Efendi adlı bir tercüman ile aynı ofisi paylaşmaktadır. Sık sık hastalanan, sessiz, sakin,  kendi halinde bir adam olan Raif Efendi, etrafındakiler tarafından ezilen, hor görülen, ancak bunlara hiçbir zaman tepki vermeyen, kendisine her söyleneni yapan bir adam olarak tanıtılır.

Raif Efendi ile anlatıcı ahbaplık yapmaya başlar. Hasta olduğu günlerde acil çevirileri götürme bahanesiyle anlatıcı, Raif Efendi’nin evine gidip gelmeye başlar. Anlatıcı, Raif Efendi’nin aile hayatını da gözlemleme fırsatı bulur. Karısının bütün ailesiyle birlikte küçücük bir evde yaşayan Raif Efendi, kendi evinde de işyerindeki gibi davranışlara maruz kalmaktadır.

Hikâye, Raif Efendi’nin gözünden ilerlemeye devam eder. Gençlik yıllarında baba mesleği olan sabunculuğun modern yöntemlerini öğrenmek için Berlin’e gönderilen Raif Efendi, Almanca öğrenmek bahanesiyle bu işi sürekli erteler. Günlerini galerilere ve müzelere giderek geçirdiği sıralarda, bir sanat galerisinde Kürk Mantolu Madonna’nın otoportresini görür. Günlerce galeriye gelip bu portreye bakan Raif Efendi, daha sonra ressam Maria Puder ile tanışır. İkisi arasında bir ilişki başlar.

Raif Efendi, Maria Puder’e âşık olmasına karşın, aynı karşılığı göremez. Sürekli birlikte vakit geçiren çift yılbaşı gecesinde de birliktedir. Maria Puder’in ne yaparsa yapsın Raif Efendi’yi sevemediği yönündeki sözleri nedeniyle ayrılırlar.

Maria, bu olaydan sonra hastalanıp hastaneye kaldırılır. Aralarındaki ilişki karışık olmasına rağmen, Raif Efendi onun yanından bir an bile ayrılmaz. Bu durum Maria Puder’in gerçek duygularını ortaya çıkarır. Raif Efendi’nin kendisini gerçek bir aşkla, hiçbir karşılık beklemeden sevdiğini anlayan Maria, ona olan aşkını kabullenir. Birkaç gün sonra Raif Efendi’nin babası ölür. Raif Efendi, Türkiye’ye dönmek zorunda kalır. Burada işleri yoluna koyan, evinde Maria’nın kalabileceği şekilde tadilat yaptıran Raif Efendi, onun gelmesini beklemeye başlar. Ancak bir süre sonra mektuplarına da cevap alamaz olur. Türkiye’ye geleceğinin sözünü veren Maria ile Raif Efendi’nin ilişkisi bir anda sona erer.

Raif Efendi, on yıl boyunca hayal kırıklığı içinde yaşar, evlenir ve romanın başında anlatıcının gözünden gördüğümüz duruma gelir. Bir gün Almanya’dan Ankara’ya gelen bir kadından Maria Puder’in öldüğünü, üstelik kendisinden bir de kızı olduğunu öğrenir.

Bundan sonra hikâye tekrar anlatıcıya döner ve Raif Efendi’nin ölümüyle sona erer.

Romandaki Kişiler

Anlatıcı

Edebiyata meraklı, kendi halinde, hayatını bir şekilde sürdürmeye çalışan iddiasız bir kişiliktir. Romanda yer alan diğer kişiler gibi kendi kendine yetmeye çalışan, içine kapanık bir kişiliktir. Raif Efendi’nin iş arkadaşıdır. Romanda Raif Efendi’nin gizemli yaşamını çözmemizi sağlayan karakterdir.

Raif Efendi

Raif Efendi, tercümanlık işinde çalışan, kendi halinde, içine kapanık, sıkıntılarını başkalarına belli etmeyen bir kişiliğe sahiptir. Bu sessizliğinin ve içine dönüklüğünün nedeni bir kadına karşı duyduğu gizli sevdadır.

Maria Puder

Romandaki Kürk Mantolu Madonna’dır. Raif Efendi’nin gizli sevdası, Almanya’da tanıyıp âşık olduğu ressamdır. O da Raif Efendi’ye karşı bir şeyler hissetmekte ancak duygularından emin olamamaktadır.

Diğer Karakterler

Romanda çok önemli rolü olmasa da bazı karakterler dikkat çeker. Bunlar: Hamdi Bey, Raif Efendi’nin eşi Mihriye Hanım, kızları Necla ve Nurten, Ferhunde Hanım ve eşi Nurettin Bey bunlardan bazılarıdır.

Zaman

Romanda iki farklı zaman kesiti görülür. Birincisi Ankara’da Rasim’in Raif Efendi’yi tanıdığı zaman, diğeri ise Raif Efendi’nin daha önce Almanya’da yaşadığı gizli aşkını anlatıldığı zaman kesitidir. Bu iki farklı zaman kesitinin anlatıcıları da farklıdır.

 Mekân

Raif Efendi ve Rasim’in yaşadıkları Ankara’da çalıştıkları işyeri, Raif Efendi’nin evi, Rasim’in kaldığı pansiyon. Esas olayların geçtiği Almanya’da ise Raif Efendi’nin kaldığı pansiyon, resim galerisi, Maria Puder’in evi belli başlı mekânlardır.

Romanın Türü

Eser, “sosyal roman” türüne girer.

Romanın Konusu

Romanda işlenen konular; gizli aşk, yalnızlık ve içinde yaşanılan topluma yabancılaşmadır.

Dil ve Anlatım

Roman iki farklı anlatıcının bakış açısıyla anlatılmıştır. Bu anlatıcılar yoluyla “yabancılaşma” olgusuna pek çok açıdan yaklaşılmıştır. Kahraman anlatıcı ve Raif Efendi’nin iç dünyası ona ait bir anı defteri aracılığıyla dile getirilir. Gözlemci bakış açısı ise Maria Puder aracılığıyla dile getirilmektedir.

Roman genelde klasik bir anlatı tarzı kullansa da Raif Bey’in günlüğü “anlatı içinde anlatı” niteliği taşır.

Genel Değerlendirme

Yazarın kendi hayatından da izler taşıyan roman, görünüşte gizli bir aşkı anlatır. Ancak roman aslında bireyin yaşadığı topluma yabancılaşması, yalnızlık ve toplumsal sorunları yansıtmaktadır. Yazarın en çok sevilen ve okunan romanı olma özelliğine sahip eser, bir dönemi yansıtması bakımından Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.

EN ÇOK OKUNAN YAYINLAR

Yağmur Şiiri İncelemesi

Çoban Çeşmesi Şiir İncelemesi

Kaldırımlar Şiir İncelemesi

Elli Kuruş Öykü İncelemesi

Otuz Beş Yaş Şiiri İncelemesi