Kayıtlar

Kara Kitap Roman İncelemesi

Resim
Eser Hakkında Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Orhan Pamuk’un ilk olarak 1990 yılında yayınlanmış olan romanı birçok dile çevrilmiş, pek çok baskısı yapılmış ve yazarın uluslararası ününü arttırmıştır. Özet Galip, İstanbul’da yaşayan bir avukattır. Galip’in çocukluk aşkı, amcasının kızı ve karısı Rüya, bir mektup bırakarak nedensiz yere evi terk eder. Galip, onu İstanbul’un karlı kış günlerinde aramaya başlar. Aynı zamanda Rüya’nın üvey kardeşi, köşe yazarı Celal’in yazılarından da anlamlar çıkarmaya çalışır. Galip ile Rüya, İstanbul’da bir apartmanında oturmaktadır. Bu apartmanda Rüya’nın annesi, babası, halası ve dedesi de oturmaktadır. Galip, Rüya’nın kendisini terk ettiğini kimseye söylemez. Celal de ortalarda yoktur. Gazetede ise Celal’in eski yazıları yayınlanmaktadır. Galip, Celal’in evinde kalmaya, onun elbiselerini ve eşyalarını kullanmaya, onun yerine yazılar yazmaya başlar. Galip, Rüya ve Celal’i sürekli arar ama bir türlü onları bulamaz. Celal, bir köşe yazısında Boğ

Ben Sana Mecburum Şiir İncelemesi

Resim
  ben sana mecburum ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum ağaçlar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski istanbul mudur karanlıkta bulutlar parçalanıyor sokak lambaları birden yanıyor kaldırımlarda yağmur kokusu ben sana mecburum sen yoksun sevmek kimi zaman rezilce korkuludur insan bir akşamüstü ansızın yorulur tutsak ustura ağzında yaşamaktan kimi zaman ellerini kırar tutkusu birkaç hayat çıkarır yaşamasından hangi kapıyı çalsa kimi zaman arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu fatih’te yoksul bir gramofon çalıyor eski zamanlardan bir cuma çalıyor durup köşe başında deliksiz dinlesem sana kullanılmamış bir gök getirsem haftalar ellerimde ufalanıyor ne yapsam ne tutsam nereye gitsem ben sana mecburum sen yoksun belki haziranda mavi benekli çocuksun ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden belki ye

Diyet Öykü İncelemesi

Resim
Öykünün Özeti Koca Ali, yaptığı kılıçlarla nam salmış bir demir ustasıdır. Sadece işini yapan, mütevazı bir yaşamı olan, içine kapanık, gizemli bir kişiliğe sahip olan Koca Ali, sadece savaş zamanları ortadan kaybolur, diğer zamanlarını kılıç yapmakla geçirirdi. Koca Ali, bir gün geç saatlere kadar çalıştıktan sonra yatsı namazı için camiye gitti. Dinlenmek için mesnevi de dinleyen Koca Ali, camiden çıktıktan sonra biraz dolaşmak istedi. Geç vakitte karşısına bekçiler çıktı. Bekçi başı Koca Ali’yi tanıdı ve onu, eve gitmesi için uyardı. Eve geldiğinde kapısını aralık gördü, ancak bunu pek önemsemedi, çünkü evinde değerli bir şey yoktu. Sabah olunca gece bekçileri kapısını çalıp arama yaptılar. Yerde kan lekeleri ve yeni yüzülmüş bir kuzu derisi buldular. O gece hırsızlık olmuş, bir kuzu ve para keseleri çalınmıştı. Bütün deliller Koca Ali’yi gösteriyordu. Koca Ali, her ne kadar itiraz etse de hırsızlık yaptığı hükmüne varılarak kolunun kesilmesine karar verildi. Kolunu kurtarma

Eskici Öykü İncelemesi

Resim
Öykü Hakkında  Refik Halit Karay’ın “Gurbet Hikâyeleri” adlı kitabında yer alan “Eskici” adlı öyküde, yetim kalan bir çocuğun İstanbul’dan Filistin’e uzanan yolculuğu ve burada yaşadığı memleket özlemi dile getirilmektedir. Öykünün Özeti Beş yaşında öksüz ve yetim kalan Hasan, Filistin’e halasının yanına gönderilir. Yolculuk sırasında evinden ve yurdundan uzaklaştıkça kendine yabancı gelen diller işitmeye başlar. Kendini yabancı ve yalnız hisseder. Hayfa’ya vardığında onu trene bindirirler. Halası ücra bir kasabada yaşamaktadır. Yol ilerledikçe geçtiği manzaralar da farklılaşır. İstasyonda halasıyla birlikte onu, kara çarşaflı başka kadınlar ve çocuklar karşılar. Zamanla Arapçayı anlamaya başlar ancak konuşası gelmez, kendi dilini konuşmak ister. Kendisini yapayalnız hissettiği bir anda evin önüne ayakkabı tamirine gelen bir eskici görür, izlemeye başlar. Dalgınlıkla eskiciye Türkçe bir soru sorar. Eskici, önce şaşırır sonra onun da kendisi gibi Türk olduğunu anlar. Türkçe ko

Bir Günün Sonunda Arzu Şiir İncelemesi

Resim
Bir Günün Sonunda Arzu Yorgun gözümün halkalarında Güller gibi fecr oldu nümâyân, Güller gibi.. sonsuz, iri güller Güller ki kamıştan daha nâlân; Gün doğdu yazık arkalarında! Altın kulelerden yine kuşlar Tekrârını ömrün eder i’lân. Kuşlar mıdır onlar ki her akşam Âlemlerimizden sefer eyler? Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir suya baksam Üstümde semâ kavs-i mutalsam! Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam!                               Ahmet Haşim Şiirin Biçim Yönünden İncelenmesi Nazım şekli: Serbest müstezat Ölçüsü: Aruz ölçüsünün, “mef û lü / me fâ î lü / fe’ û lün”   kalıbıyla yazılmıştır.   Uyak düzeni: Belirli bir uyak düzeni yoktur. Nazım birimi: Benttir. Şiirdeki Ahenk Unsurları Şiirde ahenk sağlamak ve şiirdeki musikiyi arttırmak için şair, bir takım ses tekrarlarına başvuruyor. İlk bentte “g” sesi etrafında bir ses öbekleşmesi göze çarpmaktadır. “Gözümün, güller, gibi, gün” kelimelerinde ilk h

EN ÇOK OKUNAN YAYINLAR

Yağmur Şiiri İncelemesi

Çoban Çeşmesi Şiir İncelemesi

Elli Kuruş Öykü İncelemesi

Küçük Ağa Roman İncelemesi

Çalıkuşu Roman İncelemesi